Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gaziantep’te gençlerle buluştu. Dünyada yaşanan gelişmelere dikkat çeken Erdoğan, dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
“Gaziantep’imizde böyle bir kültür sanat merkezimizin olması, Anadolu’nun göbeğinde olması bizim için ayrı iftihar vesilesi. Şu anda 150 kitabın olması tabii bunun ileride daha da artacağı anlamına gelir. Bütün bu eserlerle beraber gençlerimiz bu kitaplardan istifade edecekler ve bu istifade kalmayacak buraya bir çekim alanı oluşturmak suretiyle de gençlerimiz burayı kendileri için bir merkez haline getirmiş olacaklar. Umudunuz, enerjiniz, hüsnü kabulünüz için sizlere yürekten teşekkür ediyorum. Şahinbey Belediyemizi millet kütüphanesini şehrimize kazandırdığı için tebrik ediyorum. Burası aynı zamanda Türkiye’nin en büyük ikinci kütüphanesidir.
CHP’li belediyeler ile AK Parti ve Cumhur İttifakı belediyeciliği arasındaki temel farklardan biri budur. Biz mazi ile ati arasında sağlam köprüler kurmayı hedefliyoruz, onlar ise gençlerin hayallerine set çekmenin, umutlarını kırmanın, batıdaki marjinal akımları özgürlük maskesiyle ülkemize taşımanın derdindeler.
Gaziantep’de 5 bin 113 deprem ve sosyal konutumuzun anahtar ve tapu teslim törenini büyük coşkuyla icra ettik. Ardından il kongremizde yol ve dava arkadaşlarımızla bir araya geldik, ahdimizi tazeledik, yeni ekibimizi kurarak geleceğe adım attık. Şimdi de şehrimizin meselelerini ele almak üzere siz kıymetli gençlerimizle bir aradayız. Bu sizlerle gerçekleştirdiğimiz 46. buluşma. Gençleri merkeze alarak hayata geçiren bir parti varsa o da AK Parti’dir.
Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimizi sadece seçimden seçime gönülleri alınacak, geçici gündem malzemesi yapılacak bir aktör olarak asla görmedik, görmüyoruz. Gençlerimizin önünü açan, onlara ufuk çizen ne kadar uygulama varsa bunu biz hayata geçirdik. Şu anda Şahinbey Millet Kütüphanesi gibi birçok merkezi ülkemizin 81 vilayetinde biz inşa ettik. Kadrosu, altyapısı ve teknolojik imkanlarıyla her şehrimize üniversiteler açtık. Sağ olsun Tatlıses’e üniversiteyi sorunca ne dedi ‘Yani Oxford vardı da gitmedik mi?’ dedi. Türkiye’nin dört bir yanında 81 vilayette bu üniversitelerin yapımlarını hedefledik ve yaptık.
Şehirlerimizi gençlik ve teknoloji merkezleri, bilim yuvaları, spor tesisleriyle donattık. Hiçbir şehrimizi diğerlerinden ayırmadık, üstün ve ayrıcalıklı görmedik. Siyasette gençlerimizin önünü açtık. Birilerinin ısrarla karşı çıkmasına, statükocu anlayışla ‘ne gerek var’ demesine aldırmadan 30 yaştan 18’e indirdik. Ne diyorlardı ‘Parlamentoyu çoluk çocuğa mı bırakacağız?’. Biz böyle bir şeyi kabullenmedik. Aslolan genç yaşta, parlamentoda diri dingin, genç iradeyi oraya yerleştirmektir dedik ve bunu yaptık.
Milli iradenin tecelligâhı olan gazi meclisimizde gençlerin daha fazla temsil edilmesini sağladık. Bugün TBMM’de en genç 5 milletvekilinden 4’ü milletin umuduyla yola çıkan, siyaseti milletin çizdiği istikamette yürüten AK Partimizin saflarında siyaset yapıyor. Partimizin en genç 4 milletvekilimizden biri Gaziantep’in evladı olan Mesut Bozatlı kardeşimizdir. Görüyorsunuz çok da genç, aynı zamanda da yakışıklı. Kendisi daha önce partimizin il gençlik kolları olarak görev yapmış, başarıyla hizmet etmişti. Şimdi de bu vazifeyi yüce meclisimizin çatısı altında yürütüyor.
Gençlerimizin sorunları bu ülkenin aydınlık yarınlarının inşasında gençlerin söz sahibinde gündemimizde yerini alır ama onların asla olmaz. Bizim yol arkadaşımız sizlersiniz. Siz gençlerimizle nice uzun yılları el ele, omuz omuza gönül gönüle vererek yürümeye devam edeceğiz. Sizler dünyaya örnek olmuş gençlersiniz. Sınırımızın hemen ötesindeki Suriye’de savaş, ölüm ve zulümden kaçıp, ülkemize sığınan milyonlarca insana şefkatle kucak açmış, onlarla ekmeğinizi paylaşmış, müşfik gönüllersiniz.
Biz sizin zamanınızın misafirleriyiz. Büyüklerimizin bize emanet ettiği sancağı bizden siz devralacaksınız. Türkiye Yüzyılı’nın asıl mimarı yine sizler olacaksınız. Bundan sonra da özgüven, bilgi, birikimli ve vicdanlı şekilde ülkemize değer katacağınıza yürekten inanıyorum. Rabbim yolunuzu, bahtınızı açık etsin diyorum.
Uluslararası Ceza Mahkemesi çok isabetli bir karar verdi. Bu karara bugüne kadar Netanyahu hiçbir zaman, bundan önce de verilmiş kararlar var, uymamıştır. Buna da uymayacaktır. Uysa da uymasa da bu kararın verilmiş olması, dünyada özellikle İsrail karşıtı ülkelerin bir onur mücadelesini kazanmış olmalarıdır. Bu çok önemliydi. Böyle bir karar verilmiş oldu. Netanyahu kendi ülkesinde inşallah oradaki mahkemelerin vermiş olduğu kararlar karşısında bakalım ne yapacak. Bir de tabii dünya çok değişik bir süreci yaşıyor. Amerika’da Trump yönetimi geldi. Orada yeni yönetim nasıl oluşacak. Bunu göreceğiz. Dünya çok farklı yere evriliyor. Bizim önümüzdeki 2-3 ay çok önemli. Türkiye olarak elimizden gelen bütün gayreti ortaya koyuyoruz. Mesajlarımızı da ona göre dünyaya veriyoruz.
Pazartesi günü Rizespor-Gaziantep’le oynayacak. Burada. Şimdi ne diyeceğim ben? Siyasetin en popülaritesi ‘iyi olan kazansın’ derler. Burada da iyi oynayan kazansın. Maalesef bu kadar kulübümüz var. Bütün bunlara rağmen başarıya gelince hep dip yapıyor. Bu kadar kulüp, bu kadar tesis buna rağmen dip yapıyor. Artık bunu aşmamız lazım. Spor bakanımız burada. İnşallah bunu aşarız.
İfadeler çok önemli. İfadelerin yanında onlarla olan diyalog mekanizmasını devam ettirmek çok çok önemli. Biz buna diplomasi atakları diyoruz. Bu atakları şu anda dünyada liderler arasında zaten iki kişi kaldık. Şu anda bir ben varım bir de Vladimir Putin var. Bunu ben olduğum için söylemiyorum, vakayı söylüyorum. 22 yıl bu fakirin görev süresi var. Nerede ise bir o kadar da sayın Putin’in var. Diğerlerinin hepsi elemine oldu. Şu anda süreç devam ediyor. Temennimiz odur ki, bu münasebetleri bu diyalog içerisinde sürdürmeye devam edelim.
Merkel’in Almanya siyasetinde onulmaz bir yeri vardı. Mesela Merkel gittikten sonra Almanya’da siyaset bitti, çok ilginçtir. Ben Almanya’da çok takdir ettim; hatta daha ileriye gideceğim sevdiğim bir lider Schröder’dir. Schröder’in bize karşı olan saygısı çok çok faklıydı. İyi bir liderdi. Bizimle olan münasebetleri çok çok farklıydı. Ramazan’da mesela benim oturduğum masada Schröder bira falan içmezdi. Öyle saygısı olan bir insandı. Farklı bir insandı. Bizim mesela Schröder’le hala diyaloğumuz devam eder. Hatta zaman zaman Türkiye’ye geldiği de oluyor. Ama Alman siyasetinde Schröder’in çok çok güçlü konumu ve yeri var. Temennim odur ki, Türk siyasetinde de Schröder benzeri siyasetçiler olsun.
Biz şimdi böyle bir harcamayı şarkıya, türküye, şuna buna vermek, hele hele bir taraftan ağlayacaksın ekonomide şartlar şöyle zor diyeceksin, böyle bir zamanda bu tür harcamaları yapacaksın. Böyle bir şeyin içerisine ben Cumhurbaşkanı olarak ülkemde girmem, müsaade de etmem. Üniversite öğrencilerine 2025 yılında verilecek burs miktarını ocak ayı itibarıyla 2 bin liradan 3 bin liraya yükseltiyoruz