Güzel günler göremeyeceğiz gibi gözüküyor çocuklar! - Bu Ne Haber

Dikey Reklam
Dikey Reklam
Bu Ne Haber
Hakan Aytaç
Hakan Aytaç

Güzel günler göremeyeceğiz gibi gözüküyor çocuklar!

Bir Afrika atasözü şöyle der: “Köyü tarafından sevilmeyen çocuk, bir gün o sevgi sıcaklığını hissetmek için köyünü...

19 Ocak 2024
Güzel günler göremeyeceğiz gibi gözüküyor çocuklar!

Bir Afrika atasözü şöyle der: “Köyü tarafından sevilmeyen çocuk, bir gün o sevgi sıcaklığını hissetmek için köyünü yakar.”

Ülkemizin ortalama bir ailesinde çocuğa karşı sevgi ve şefkatin ne kadar sınırlı gösterildiğini, hatta kimi kesimlerde bunun ayıplandığını bile hepimiz biliyoruz. Peki devlet aygıtı tarafından çocuklarımıza, gençlerimize nasıl bir muamele var? “Bu da soru mu?” dediğinizi duyar gibiyim. İlk aklıma gelen birkaç tane örnek paylaşayım:
Devlet yurtlarında bakımları yapılmayan asansörlerin düşmesiyle ölen…

Tarikatlarda tacize ve tecavüze uğrayan…
Cemaat baskısına dayanamadığı için intihar eden…
Liyakatli rektör istiyoruz diyerek eylem yaptıkları için terörist yaftası yiyen ve polisin sert müdahalesi ile hastanelik olan…
Okulların önünde cirit atan torbacıların ağlarına düşme tehlikesini her gün yaşayan…
Harçlığını çıkarmak için seyyar satıcılık yaparken zabıt tarafından boğazı sıkılarak, “Devleti de zabıtayı da tanıyacaksın” diye tehdit edilen…

Daha sayayım mı?

Maalesef bunlarla sınırlı değil. ABD’de eski başkan Bill Clinton, İngiltere Kraliyet Ailesinden Prens Andrew ve daha birçok ünlü ismin dahil olduğu, reşit olmayan çocuklara karşı cinsel istismar suçundan hüküm giyen Jeffrey Epstein davasını sanırım hepiniz duymuşsunuzdur. “Onların sapıklıklarını da bize mi yazacaksın,” demeyin hemen! Soruşturma sırasında, Epstein’ın özel pilotu olan Nadya Marçinko’nun çapraz sorgusundaki ifadesinde, Türkiye’den çok sayıda kız çocuğunun ABD’ye kaçırıldığını itiraf ettiği haberi gündeme bomba gibi düşmüştü. Daha da vahimi, bunların birçoğunun 17 Ağustos 1999 depremi sonrasında yaşandığının iddia edilmesiydi. Her ne kadar bu bilgi doğrulanmasa da Marçinko’nun ,içinde Türkiye’nin de geçtiği soruların hepsine birden “Cevap vermeyi reddediyorum,” dediği ancak iddiayı yalanlamadığı da ortaya çıktı. Olabilir mi dersiniz? Üzüntüyle belirtmek isterim ki bana hiç de ihtimal dışı gelmiyor.

Elbette işkembeden atmıyorum, dayandığım bir ülke gerçeği var kuşkusuz. Hem de bizzat devletin ağzından itiraf edilen. TÜİK verilerine göre 2006-2016 yılları arasında kaybolan çocuk sayısı tam 104 bin 531 imiş! Yani günde ortalama 32 çocuk kaybolmuş. 2016 yılından sonra TÜİK bu veriyi açıklamayı ne hikmetse bırakmış. Sizce sayıyla baş edemediklerinden midir?

Yine Kahramanmaraş merkezli 10 ili yerle bir eden depremden sonra ise enkaz altından çıkarılan ve ailesini kaybeden refakatsiz binlerce çocuğun kayıp olduğu iddiaları her ne kadar bakanlıkça reddedilse de yeteri kadar inandırıcı olamadı. Yıllar önce ABD’nin İncirlik Üssü’ne satılan çocuklar Esra Erol’un gündüz kuşağı programına bile konu olmuştu. Toplumda infial yaratması gerekirken acaba kaç kişinin haberi oldu?

Neden gerçek olduğundan bu kadar endişe ediyoruz da rahatça, “Hadi canım sen de!” diyemiyoruz. Geçmiş tecrübelerimiz bunu dedirtmiyor maalesef! Onlarca çocuğun tecavüze uğradığı dinci vakfın, bizzat dönemin Aile Bakanı tarafından, “Bir kereden bir şey olmaz,” minvalindeki açıklamasıyla korunduğu, bakan hakkında mecliste verilen önergenin reddedilmesi üzerine zafer kazanmışçasına sarılarak birbirlerini tebrik eden iktidar mensuplarını hatırlayınız. Hiçbir şey olmamışsa bile görüntüler bize bir şeylerin örtbas edilmeye çalışıldığını düşündürüyor!
Eh, bir zamanlar iktidar kanadının en önde gelenlerinden, kod adı parsel parsel başkan’ın “Tecavüze uğrayan kadın çocuğu aldırmasın, devlet bakar,” demesi üzerine, konuya ne kadar ciddiyetle yaklaştığını iyice idrak etmiştik. Sanki sorun çocuğun bakılmak istenmemesiymiş gibi! Peki imamın böyle yaptığını gören cemaat sizce ne yapar?
Geçtiğimiz gün, Esenyurt’ta fuhuşa zorlanan ve karnındaki bebeği satılmak istenen Özbekistanlı Muxlisaxon Karimova, ilaç içerek bilerek düşük yaptı. Çocuğu klozete attığı tespit edilen Karimova, saldırganlar tarafından arabaya bindirilip darp edildi. Bir de zanlılar, sanki kendileri çok vicdanlıymış, çok ahlaklıymış gibi, “Çocuğu nasıl klozete atarsın, Allah’ın var mı senin?” gibi sözlerle kadını suçlamış, işin ucunun kendilerine varmayacağını düşünmüş olacaklar ki o anları da cep telefonu kamerasına çekip yayımlamışlar.

Hangi akla hizmet böyle bir cüreti gösterebildiler dersiniz? Hayır, yaptıkları caniliği kastetmiyorum, ona zaten alıştık! Böyle pervasızca ve hiç çekinmeden yayımlayabiliyor olmalarını neye borçlular sizce? Herhalde kadının gebeliğini bilerek sonlandırmasını, doğmamış çocuğu satmak ve annesini fuhuşa zorlamaktan daha büyük bir suç olarak gördüler herhalde!

Yani, tecavüze uğrayan kadının faillerinden hesap sormak yerine, olay anında tek başına olmasından dolayı kadına kırbaç cezası veren IŞİD ve Taliban benzeri bir zihniyetten bahsediyoruz. Kabul etmek gerekir ki sayıları hiç de az değil. Eh, nasıl olsa artık mitinglerde rahatça hilafet çağrıları yapabiliyor, adliyelerde “Yaşasın şeriat” sloganları atabiliyorlar.

Kıyametlerin kopması gereken nice skandalda gıkını çıkartmayanlar yine bu ülkenin çocuklarına, gençlerine, onların geleceklerine kastedenlere karşı yine sus pus. Sonra konu hakkında ses çıkartanlara en yaratıcı vatan haini yakıştırmaları peşi sıra gelsin.

Bakmayın siz, vatan millet sakarya, vatan sana canım feda söylemlerinin böylesine yüksek perdeden ve yoğun biçimde edildiğine. Bir şey ne kadar çok ispatlanmaya çalışılıyorsa o kadar yalandır! En başta yurttaşlarının yaşadığı sıkıntılara, hangi hassasiyetlerle olursa olsun kulak tıkayan, umursamayan, işine gelmediği için reddeden dahası onları hedef gösterenlerin bu ülkeye de insanına da sevgisi şaibelidir. Yaptığı gösteri de yapmacıklıktan başka bir şey değildir. Baştaki söze tekrar gelirsek, bu ülkenin gençlerinin ve düşünen insanlarının vatanlarına olan aidiyetlerini azalttığımız için korkarım gün gelecek hepimiz bedel ödeyeceğiz. Maalesef şiirdeki veciz sözler temenniden öteye gitmiyor sanki. O yüzden, kötümser şekilde bitirmeyi hiç istemesem ama pek güzel günler göremeyeceğiz gibi gözüküyor çocuklar…

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
İLGİLİ HABERLER
POPÜLER HABERLER
SON DAKİKA HABERLERİ