Tiyatro sanatçısı Levent Üzümcü Bunehaber’e konuştu. Gezi olayları sırasında şiddeti körüklediği gerekçesiyle Şehir Tiyatroların’dan uzaklaştırılan Üzümcü, haklarının gasp edildiğini savundu. Gezi olaylarının ardından televizyondan uzak kalmasını da değerlendiren Üzümcü, “Tırnak içinde söylemek gerekirse çenemi kapatıp inandığım şeyleri söylememek şartıyla para kazanabilirdim” dedi
İstanbul Şehir Tiyatroları’na geri dönen tiyatro sanatçısı Levent Üzümcü ile Kağıthane Sadabad sahnesinde oyun öncesi bir araya gelip keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Gezi olaylarında şiddeti körükleyen tavır sergilediği öne sürülerek Şehir Tiyatroları’ndan uzaklaştırılan Üzümcü, tekrar geri dönmesini, demokrasinin zaferi olarak nitelendirdi. Üzümcü, gasp edilen haklarının davasının Danıştay kararının düzeltmesinde durduğunu ifade etti. Aynı zamanda CHP Şişli Belediye Meclis Üyesi olan Üzümcü, sanatın yerli olduğunu belirterek, “Sanat yerli ve milli olmaz” dedi.
Levent Bey öncelikle oyun öncesi vakit ayırıp, röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için ve nazik karşılamanızdan ötürü teşekkür ederek başlamak istiyorum.
Estağfurullah, ben teşekkür ederim.
İlk olarak bugün sahnede olan oyununuz “Rüstemoğlu Cemal’in Tuhaf Hikayesi” hakkında birkaç cümle alabilir miyiz?
Valla kabaca şöyle söyleyebilirim, yerinden yurdundan edilmiş insanların tatlı- acı hikâyeleri Rüstemoğlu Cemal’in Tuhaf Hikayesi.
Gezi olayları sırasında şiddeti körükleyen tavır sergilediğiniz öne sürülmüş Şehir Tiyatroları’ndaki çalışmalarınız sonlandırılmıştı. Yeniden Şehir Tiyatroları’na dönmeniz ile ilgili duygularınızı öğrenebilir miyiz?
Aslına bakarsanız sosyal medyada yaptığım açıklamalar nedeniyle ve gezi direnişi sırasında göstermiş olduğum tavrı herhangi bir para karşılığında değiştirmemem nedeniyle tiyatrodan uzaklaştırıldım. Yani bir TRT dizisinde ve Show TV ya da Star TV dizisinde oynayıp, tırnak içinde söylemek gerekirse çenemi kapatıp inandığım şeyleri söylememek şartıyla para kazanabilirdim. Bunu tercih etmediğim için ‘madem öyle tamamen yok edelim ve Şehir Tiyatroları’ndan da atalım’ dediler. Hikâye böyle ilerledi. Ellerinde Şehir Tiyatroları’ndan atacak yeterli malzeme olmadığı için kanunsuzluk yaparak beni attılar. Şu an Şehir Tiyatroları’na dönüyor olmam İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yani Şehir Tiyatroları’nın bağlı bulunduğu kurum demokrasi yönetiminin eline geçiyor olmasından kaynaklı. Onlar da bir oyunluk ricada bulundular, yoksa benim davam sosyal haklarımla birlikte gasp edilmiş ve hakkımı geri almak üzere açmış olduğum davam Danıştay’da.
İktidarın sanata bakış açısını ve günümüzde sanatçıların yaşadığı sıkıntıları siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Sanat özgürce yapılıyor diyebilir misiniz?
Özgürce sanat yapmaya çalışan çok insan var. Sanatla uğraşan insanların çoğu zaten özgürlüklerine düşkün insanlardır. Sanat aklı, fikri, vicdanı hür insan ister. Bugünkü AKP hükümetinin bununla bir ilgisi yok. Akıl, fikir ve vicdan hürriyetiyle bir ilgisi yok. Zaten sanatı sevmediğini her şekilde dile getiriyor. Sanat yerli ve milli olmaz. Sanat evrenseldir.
Levent Bey televizyondan uzun zamandır uzaksınız, bu sizin tercihiniz mi? Televizyondan uzak kalmış olmanız kariyerinizi etkiledi mi?
Televizyondan uzak kalmış olmanın tercihi ile ilgili cevabı ikinci sorunuzda da verdiğim gibi, çenemi kapatıp inandığım şeyleri söylemekten vazgeçip Show TV, TRT ve Star TV’de oynayıp paramı kazanabilirdim. İkinci sorduğunuz sorunun cevabıysa, hayır. Çünkü oyunculuk hiç öğrenilecek bir şey değil. Yani her gün öğreniyoruz oyunculuğu. Sahne üzerinde yapıyorum, sahne üzerinde yapmayı seviyorum. Daha fazla sahne üzerinde tiyatro yapmama alan açıldı ve bundan dolayı mutluyum. Televizyonda olmamak bir kayıp değil benim için.
Levent Üzümcü sanatçı olmasaydı hangi meslekle uğraşırdı?
Sualtı fotoğrafçısı olabilirdim rahatlıkla.
Tiyatronun sizin için önemini biliyoruz, Levent Üzümcü oyunculuğa gönül vermiş gençlere ne gibi önerilerde bulunur?
Genellikle gençler bana gelip abi ben tiyatroyu çok seviyorum ne yapayım dediklerinde, onlara sevmeye devam edin diyorum. Gerçekten seviyorsan, sevmeye devam et. Bunu söyleyebilirim onlara. Takip etmek istiyorsan takip etmeye devam et, okumak istiyorsan okumaya devam et. Yani o “ben çok istiyorum”u çok tanıdığın ve çok değer verdiğin biriyle paylaştığın zaman isteğin artmıyor. Bunu söylemek isterim.
Yani başarı sadece sevmekle olmaz demek istiyorsunuz anladığım kadarıyla?
Yapmakla, sevmekle, çaba sarf etmekle… Sadece sevmekle olmaz. Ya da sevdiğini çok beğendiğin biriyle paylaşmakla olmaz!
BAZEN KANTARIN TOPUZUNU KAÇIRIYORUZ
Levent Bey sosyal medyada hükümeti eleştirirken kullandığınız “zihinsel engelli” tanımlaması özel gereksinimleri olan çocukların ailelerinden tepki aldı ve bir düzeltmede yaptınız sonrası, buradan da kitlenize ve milyonlara bu konuda bir mesaj vermenizi isteriz…
Elbette. Aslında sonrası yaptığım düzeltmede de mesaj vardı. Şöyle ki; benim orada anlatmak istediğim o değildi ama maksadını aşan bir cümle oldu. Ve birçok Down sendromlu, otizmli çocuğu olan arkadaşlarım bana ulaştılar ve alındıklarını söylediler. Çok üzüldüm. Çünkü gerçekten maksadını aşmıştı durum. Onu kastetmedim ama ona doğru gitti. Çok üzüldüm bundan dolayı sonrası açıklama yaparak da kırdığım herkesten özür diledim. Sosyal medyada da bazen kendi kalemize gol atabiliyoruz böyle. Çok ama çok üzüldüğümü bilmenizi isterim. Buradan rencide ettiğim insanlar için tekrar tekrar özür dilerim. Dedim ya bazen kantarın topuzunu kaçırıyoruz ama bu benim hayatımda çok sık olan bir şey değil.
Özel gereksinimleri olan bir çocuğu büyüten bir anne olarak bütün özel gereksinimleri olan çocukları büyüten ailelerin sesi olarak şunu söylemek istiyorum ki; maksadını aştı diyerek kırdığınız insanların gönlünü almanız, sosyal medyadaki geri dönüşünüz çok kıymetliydi. Bunu bilmenizi isterim…
Maksadını aştığı için yapmam gerekeni yaptım. Olması gereken oydu. Dediğim gibi kantarın topuzunu kaçırma hayatımda sık olan bir şey olmamasına rağmen olan durumu da elbette ki düzelteceğim, düzeltmeliyiz.
POLİTİKA KARAR VERMEK DEMEKTİR
Bir sanatçı politik duruş sergilemeli midir?
Sergilemeli. Çünkü politika sizin- bizim hayatımızda vardır. Kırmızı ışıkta geçmemeye durmaya karar vermeniz de bir politikadır. Politika karar vermek demektir. Sadece sanatçının hayatında yoktur. Bütün insanların hayatında vardır. Sizin hayatınızla ilgili her türlü kararı verecekler ama siz onlarla ilgili yorum yapmayacaksınız. Bu normal değil!
Nihal Yalçın’ın ödülünü alırken yaptığı konuşma günlerce konuşuldu. Sizce bir ödül gecesinde teşekkür konuşması yapılıp geri çekilmeli mi?
Valla insanlar bir tane ödül alıyorlar. Tâbi ki çok alanlar da oluyor ama hayatı boyunca sürekli çok fazla ödül almıyor insanlar. Birkaç tane böyle saygıdeğer ödül alıyorlar ve bu zaman da istediklerini söyleyebilirler elbette. Bunun önünde hiçbir şey duramaz. Yani sonuçta sen onu oraya ödül vermek üzere layık görüp çıkartmışsın ama konuşmalarını beğenmiyorsun. Böyle bir şey olamaz, her şeyi hesap edeceksin.
“İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” söylemi politik bir söylem midir sizce?
Hayır, hayır politik bir söylem değildir. Politik söylemmiş gibi bir tarafa çekilmeye çalışılıyor. Sadece şuna inanan sadece buna inanan kadınlar için mi var İstanbul Sözleşmesi? Bütün kadınlar için var. Sadece şöyle giyinen sadece böyle giyinen kadınlar için mi var İstanbul Sözleşmesi? Hayır İstanbul Sözleşmesi bütün kadınlar için bunu bir öğrenmeli önce…
Keyifli samimi sohbet için tekrar teşekkür ederim.
Dilin doğru kullanımı konusunda çok çok haklısınız. Ben teşekkür ederim.
DİLEK BOZKURT
( Röportaj Dilek Bozkurt’un Arşiv Röportajlarından alıntılanmıştır.)