Sosyal medyada bu aralar sıkça trend olan reel videoları arasında, gerçek hayat hikayelerinin anlatıldığı videolar izleyenlerde merak duygusu uyandırıyor.
Hemen hemen birbirine benzer birçok sayfanın etkileşim almak için başvurduğu hikayelerin bir kısmının gerçekle ilgisi olmasına rağmen, bir kısmı ise ne yazık ki hayal ürünü ya da içeriği daha etkileyici hâle getirmek adına yapılan uydurma olabiliyor.
Sizler için bu hafta en çok önüme çıkan Blanche Monnier ‘in tüyler ürperten hikayesini inceledim. Daha önce başka bir platformda köşe yazısı olarak kaleme aldığım Blanche Monnier’in hikayesine biraz hakim olduğumu söyleyebilirim. Fakat internet araması yapsanız da köşe yazımı bulamayacağınızı hatırlatmakta fayda var. Neden mi? Siyasi yazdığım bazı haberler birilerinin canını sıkmıştı. Önce ben işten ayrılmıştım sonra içeriklerim silinmişti. Neyse…
Kendi stilime göre birleştirdiğim köşe yazısı ve haber yazma teknikleriyle yine bir gerçeği aralayalımla beraberiz.
Blanche Monnier ‘in insanın tüylerini ürperten hikayesi 1 Mart 1849’da dünyaya gelmesiyle başlıyor. Niye mi böyle diyorum? Eeee doğmamış olsaydı bunlar başına gelmezdi dedirten bir hikaye Blanche ‘nin hikayesi.
Monnier ailesi 19. yüzyılda yaşayan Fransa döneminin Soylu ailelerindendir. Monnier ailesinin kızı Blanche fiziksel görünümü ile oldukça ilgi çekmektedir ve dönemin sosyete camiasında erkekler onunla evlenmek arzusu taşımaktadırlar.
Louise Monnier
Blanche olan ilgi gün geçtikçe artınca annesi Louise Monnier bu durumdan oldukça rahatsız olur. Blanche ise ona olan taliplerle ilgilenmez ve alt sınıftan bir avukata gönlünü kaptırır.
Bu durumu öğrenen annesi ile Blanche arasında anlaşmazlık çıkar. Kızına karşı başa çıkamayacağını anlayan Louise şeytanın bile bu kötülüğü ben dahi yapmam dedirtecek kötülüğü kızına yapar ve Blanche ‘yi bir odaya hapseder.
Blanche ‘den haber alamadıklarını ve ortadan kaybolduğunu etrafa yayan anne Louise ve erkek kardeşi Marchel dümenden bir kedere bürünerek hayatlarına kaldıkları yerden devam ederler.
25 yıl karanlık bir oda içerisinde yatağa zincirle bağlı, herkesten izole bir yaşam süren Blanche ‘nin idrarını ve dışkısını yaptığı yatağa mahkum hayatı takvimler 1901’i gösterene kadar devam eder.
Blanche Monnier ‘i esaret hayatından kurtaracak isimsiz mektup savcıya gönderilir.
Mektupta yazanlar şöyledir:
” Sayın başsavcım, sizi fevkalade ciddi bir vakıa hakkında bilgilendirmenin onurunu taşıyorum. Madam Monnier ‘ın evinde kilitli bir kadın hakkında konuşuyorum, neredeyse açlıktan ölecek, son yirmi beş yıldır pisliğinde, çürümüş çöplerin içinde yaşıyor.”
Soylu bir aile olan Monnier ailesi ile ilgili mektupta yazılanlar, böyle bir ihtimalin olmayacağı yönünde olsa da polis ve savcı Monnier ailesinin evine gider. Evi gezen memurlar her şeyin normal olduğunu düşündükleri anda bir odadan çürük kokusu geldiğini fark ederler.
Çürük kokulu odaya girdiklerinde gördükleri manzaraya inanamayan memurlar şu şekilde konuşur:
” Bir deri bir kemik kalmış ölmek üzere olan bir kadın, dışkı ve yiyecek artıklarıyla kaplı çürümüş bir yatakta öylece yatıyordu. Yatağın üzerinde böcekler geziyordu. Odanın içerisindeki hava o kadar kötü ve dayanılmazdı ki soruşturmamıza devam edemedik.”
25 yıl karanlık bir oda içerisinde gün ışığı görmeden yaşamını sürdüren Blanche yıllar sonra gün ışığı görür. Eski güzelliğinden eser kalmayan Blanche ‘nin annesi Louise ve erkek kardeşi Marchel Monnier tutuklanır. Erkek kardeşi için zihinsel yetersizlik sebebiyle mahkeme beraat kararı verir. Ancak annesi Louise hastanenin zorlu koşullarına dayanamayarak kalp krizi geçirerek ölür.
Blanche Monnier ise 25 yıl sonra kurtulduğu esaretten norma yaşama geçişte uyum problemi yaşar ve 1913 yılında kaldığı bakım evinde hayatını kaybeder.
Haber : Dilek Bozkurt